Mu uygarlığı

Atlantis ve Lemurya (MU) 3 – Bilinç kodlama sistemi

Evrimsel ilerleyiş için teknolojik uzmanların çaba ve tadilatları akabinde Lusifer ve ekibinin mutasyonu başlatması ile bedenlerdeki 12 sarma geri 2 sarmal halina dönüşmeye başlamıştır. Yetiler ve farkındalık gücü etkisizleşmeye, gerilemeye başlamıştır. Telepati, teleportasyon, insanın güçlü hisleri, sezgisel duyarlılık gittikçe kaybedilmiş ve daha önce yapılan müdahale bir defaya mahsus olduğu için bu defa 2 sarmala düşen DNA faktörünün tekrar 12 ‘ye çıkarılması gerekir.  Bunun için ise doğal yönden tasarruflarla manevi bilgi ve manevi enerji kullanılmıştır.

Bilincin tekrar kendi gücünü elde edebilmesi, kendi özüne uyanabilmesi, illüzyonik boyutun kaba kesif veçhesinden sıyrılabilmesi pek de kolay değildir.

Kaldı ki açık farkındalıklı halini bir defa kazandıktan sonra tekrar gücünü yitirmesi evrimsel bir tıkanıklıktır. Hastalıktır. Çünkü sonsuzluk kadar sonsuz alternatifli bir uyanış, evrimsel programdaki her zerrenin hedefidir.

İlahi hiyerarşi bir defa düşeni geri uyandırmak, yücelimini kazanmasına destek olmak için ‘Kültleyici aktifliği‘ devreye almıştır. Bu defa bilinçler kendi kendilerine uyanacak ve evrimleşerek ilerleyeceklerdi ancak İlahi Hiyerarşi direk müdahale etmeden yani özgür iradeye müdahale etmeden destekleyici fonksiyonları gösterme kararı alır.

Kültleyici aktiflik, Galaktik Konfederasyonun ‘Teknolojik kodlayıcı aktif sistemiyle’ devreye sokulan 600 bilinç kodunun varlığıyla başlatılmıştır.

600 bilinç kodlama planı esasınsa birer sistemdir. Bu sistemler dinsel, bilimsel, sanatsal bağlamda bilinçlere etki etmek ve onları dıştan gelen etki ile düşündürmek, duygulandırmak amaçlı hissediş, sezgi, içsellik gibi olguları yaşatıcı fonksiyonları içerir.

Bunun için göksel görevliler olarak yüksek benlik farkındalıklı bilinçler bilerek, isteyerek yeryüzündeki kapalılığa, kendi özüne kapayıcı sistemi bilmesine rağmen dünyaya gelmeyi kabul ederek transfer edilir. Kendi varlıkları ile uyanışın sağlanması, desteklenmesi için görevler icra edeceklerdir. Bu bir şiirdir, bu bir aydınlanmadır, bu bir farkındalıktır, bir duadır. Kendi özüne bağlanacak ve kendi özüne bağlanacaklara vesile olacak, yansıyacaktır. Kendi özünden özsel enerjisi ile uyanış yoğunluğu yaşarken aynı zamanda yaşadığını enerjisel bazda yaşatacaktır. Yansıyacak, aydınlandıkça aydınlatacaktır. Işık olup ateşinden yakacak, sesinden gürleyecektir. Gökleri yeryüzünde taşımak için aracı olacaktır…

Bir peygamber olacak belki ama yozlaştırılmamış ham halde güzel ahlaklı bir bilinç olarak  kapalı farkındalıklı bilinçlere örnek olacaktı. Bilimsel keşifler, sanatsal aktivitelerle insansal değerleri taşıyacaktı. Bu değerler her bilincin kendi galaktik planında yaşanandır  ve  tamamen bilişseldir.

Görevli Bilinçler, Dünya’ya transfer edilmeden önce ‘Bilinç kodlama planına’ alınarak yani bilinçler programlanarak sergileyecekleri aktiflikler olacaktır.

Lemurya

Yeryüzü transfer edilen Teknolojik Uzman Yüce Bilinçler üzerinden de Sirius’a ait pozitif bir ırk yeryüzünde beden bulmuştur. Hatta Lemuryan ırk olarak bilinirler (Turkolar). Lemurya halkı ise Rabsal ve Ruhsal coşkunluk içinde yaşayan, Rabsal ve Ruhsal Rahip ve Rahibe kadrosundandı.

Atlantis

Atlantis teknolojik karakterli bilimsel rahiplerin yoğunluk olarak bulunduğu bir medeniyettir. Bilimsel çalışmaları negatif kutuplu olunca Lemurya ırkı üzerinde bir tahakkümiyet kurma arzusu ki bunun altında daima köleleştirici olgular vardır.

Atlantisin bilim adamlarının o dönemde yaptığı çalışmalar büyük tehlike arz etmiş ve tüm dünyayı etkisi altında bırakmıştır. Atlantis ve Lemurya yine Atlantia Döneminden sonra ortaya çıkan bir ülkedir. Atlantiste teknolojik karakterde deneyim ve evrimin sürdürüldüğü faaliyetler gösterilirken (Teknolojik uzman kadrosu) Lemuryada ise Rabsal ve Ruhsal coşkunluk hallerini yaşayıcı ve yaşatıcı faaliyetler sürdürülmüştür. (Rahip Rahibe kadrosu)

Atlantia döneminde doğal evrimin sürdürülmesine yarayan müdahaleler Orion güç topluluğunun da ortaya çıkmasıyla netice buluyor. Asırlar sonra ortaya çıkan medeniyetlerden Atlantis ve Lemurya’ya uzanıyor. Bu dönemde negatif yoğunluk artarak gittikçe pozitif bilinçleri etkilemeye bu bilinçlerin kullandığı formları, beyinleri mutasyona götürmeye başlar.

Dejenerasyonun baş göstermesiyle Atlantis sakinlerinin sahip olduğu teknolojik uzmanlıkla Lemurya sakinleri üzerinde güç kullanmışlardır. Bu teknolojik uzmanlık içinde atomun parçalanması ve nükleer enerji açığa çıkararak ortaya çıkan silahlar ve bu silahların kullanımını örnek verebiliriz. Günümüz teknolojisinin çok ötesinde ancak yıkıcı bir güç kullanılmaktadır.

Minadasser Kreyoling ve Atlantia Dönemi

Bilincin yeryüzü ortamında tekamülü ve doğal evrim

Mikro Bilinç, önce elementer evrimden sonra bitkisel, hayvansal aşamalardan ve sonra da beşeri evrim aşamalarına tabidir. Bu sürece kadar formdan forma geçiş yaprak bilincini bu formlarda deneyimlemeye geçer. Bu da ‘doğal evrim’ kıstasında ilerler. Doğal Evrim, bilincin yeryüzü ortamındaki nihai hedefidir. Sonsuz sınırsız Tek’in arzusudur da.

78 bin yıl önce bilincin Dünya ortamındaki doğal evrimsel sürecinde biyolojik formunda yani beden tekamülünde İlahi Hiyerarşi tarafından bir tıkanma, gelişimsel olarak bir durgunluk gözlenmiştir.

Doğal evrimsel tıkanıklık bilincin beşeri evrim aşamasından insanlaşmaya götürememektedir. Doğal evrimde amaç, genel evrimin hitamı olan beşeri evrimden sonra hakiki bir insan mertebesine gelmektir. Ancak bu aşamalar madde ile deneyim kazanarak ve gittikçe evrim geçirerek gerçekleşecektir.

 

 

Olma halindeki yaşam

Bilincin galaktik boytlardaki kendinde saklı olan deneyimsiz varlarını yani tüm o astralite değerlerini yeryüzünde deneyimli kılarak, ortaya çıkarmasıyla mümkündür.

Deneyim ve evrimin tek uygun ortamı maddesel bir yaşam olduğu için Samanyolu Galaksisi ve buna uygun planet Dünya’dır.

Galaktik boyutlarda bilinçler, sadece görev icra edebilmekte ve var olma bazında bir yaşamı sürdürebilmektedir. Var olma bazındaki yaşam enerjetiktir. Dünyadaki yaşam olma bazındaki yaşamın yaratıma geçirildiği bir boyuttur. Enerjetik haldeki her olgunun deneyimlenmesi için yaratım gerekir. Bunun için ise dünya deneyimsiz değerlerin deneyimli kılındığı yegâne ortamdır.

Humanoid/ Beşer/ Avam

78 bin yıl önceki beşeri evrimsel tıkanmaya kadar gelinen noktada bilinç insanlaşmak üzere seyrederken homurdanan, aşırı kıllı, iri yapılı ve daha çok hayvani bir görünüşe sahip, düşünce denilen mekanizmayı çalıştıramayan, içgüdüsel olarak hareket eden bir prototiptir. Bu gelişim süreci durmuş, evrimde tıkanıklık olarak gözlemlenmiş ve bunun için ilahi hiyerarşi kararları ile müdahaleye ihtiyaç duyulmuştur.

Minadasser kreyoling – Göksel müdahale

Doğal evrim neticesinde gelinen aşama istenilen olmayınca tüm galaktik özlerin bağlı olduğu Tanrısal bilinçler formlara müdahale etme kararı alır. Minadasser kreyoling, yapılan müdahalenin genel ifadesidir. Atlanta lisanıyla orijinal bir terimdir ve tam olarak Türkçe karşılığı yoktur.

Dünya üzerinde yaşayan bilinçlerin kullandığı biyolojik formların beyin yapılarına, DNA sarmal boşluklarındaki porsal kayıtlara müdahaledir. Bu müdahale aslında bir nevi tadilattır. İstenmeyen genetik kayıtların değiştirilerek İnsansal kimlik kazandırıcı bir formun ortaya çıkışı ve hatta tam da bu dönemde dişil veçhenin doğuşu içindir.

Humanoid olarak bilinen beşeri evrim aşamasındaki prototipin Dna Faktörünü bir defaya mahsus olmak üzere 2 sarmaldan 12 sarmala çıkararak teknolojik tasarruflar gösterecektir. Bu şekilde humanoid aşamasından humanoyya aşamasına getirilecektir. Yani beşeri ahvalden kurtarılıp insanlaştırılacaktır.

Göklerden gelen tanrılar

Andromeda Galaksisinde Galaktik Konfederasyon olarak bilinen komitelik bedenler üzerinde yapılacak bir takım genetik tadilat uygulamalarını ele alarak Dünya ortamına uzman bilinçlerin transfer edilmesini sağlamıştır. Mitolojide de ‘Göklerden gelen Tanrılar’ olarak bilinen bilinçlerdir.

Galaktik Konfederasyon’a bağlı Teknolojik Uzman bilinçlerden ekipler oluşturulur. 12 uzman ekip Andromeda Galaksisi uzayından Samanyolu Galaksisi uzayında konuşlanır. Bir süre Samanyolu iç uzayında, Satürn Gezegeni iç uzayında bekletilirler. Belli bir aşamadan sonra da oradan Vega Yıldız sistemine alınır ve bedensel formlarının adaptasyonu daha da samanyolu galaksisi iç uzayına yani madde boyutundaki kaba-kesifliğe alıştırılır.  Vega’dan Dünya’ya Ana gemiler vasıtasıyla getirilir ve bu ortamda dünyanın kaba kesif varyasyonik veçhesinde materyalize olurlar.

Agartha ve Azlantas ülkeleri (Yeraltı ve Denizaltı yaşam) 4

Hem Atlantis hem de Lemurya’da O dönemde 12 sarmallı DNA faktörüne sahip bilinçler vardı ve mutasyona hiç uğramamış, saflıkları bozulmamıştır. Bu bilinçlerin Atlantisin bilimsel çalışmalarının neticesinde bulundukları manyetik alanlardan uzaklaştırılmaları gerekliydi. Dejenerasyonun ortaya çıkmasıyla makro farkındalık gücünü koruyan ve mutasyonsuz kalabilen bilinçler acilen bu ortamlardan uzaklaştırıldı. Dünya’da mutasyondan uzak koordinatlara alındılar.

Örneğin Tibetten Zen Ve Budizm, Peru’dan Aztek ve Maya öğretileri, Nil Vadisinden Mısır Kharena Dönemi gibi bildiğimiz ve Dünya’da merkez kabul edilen koordinatlarda uyanış tekrar başlatılmıştır. Bir grup Himalaya dağlarının eteklerine taşınmıştır burada Agartha ve Azlantas prototiplerinin yer altı ve deniz altı yaşam öncesindeki bir asırlık konuşlanmalarından bahsedebiliriz.

Himalaya dağlarının eteklerine alınan bilinçler, burada bir asır (100 yıl) boyunca yaşam sürdürmüştür. Atlantis’in dejenerasyonuyla ortaya çıkan atmosferdeki kirlilik bu ortama etki etmeye ve bilinçlerimiz için tehlike arz etmeye başlamıştır. Tehlike sinyalleri elbette ki İlahi Hiyerarşinin dikkatinden kaçmamıştır. Dünya’daki mutasyondan etkilenmemek üzere bilinçler desteklemişlerdir.

Nil vadisi üzerinden ise çok özel bir dönem olan Mısır Kharenası dönemi başlamıştır.

 

Agartha ve Azlantas ülkeleri (Yeraltı ve Denizaltı yaşam)

Agartha

Galaktik Konfederasyon Başkanlığı Dünya’nın mutasyonlu ortamından uzak en temiz ortam olan Himalaya dağlarına alınan bilinçlerin bir kısmını yeraltı yaşama uygun olarak 100 yıl bekletmiştir.

Akabinde İlahi hiyerarşi gemiler ve disklerini devreye sokarak, İlahi teknolojinin imkanlarını kullanarak 7 ülke inşa etmiştir.  Bu ülkelerin merkezinde Agarti Mavi ülke bulunmaktadır ve diğer ülkeler için de Sarı ülke, Yeşil ülke gibi renklerden isimler kullanılmaktadır.

Yer altı mabet ve tapınaklar

Agartha ülkeler bütünselliklerinde bulunan platformik yaşam kentlerinde Atlantis ve Lemurya’daki gibi rabsal – ruhsal coşkunun yaşanmasını mümkün kılan mabet ve tapınaklar inşa edilmiştir. O dönemin Rahip ve rahibeleri burada da yine içselliklerini bu yapıların varlığını yoğunlaştırmak için kullanmıştır.

Günümüzde cami, kilise, sinagog, mabet, tapınak, türbe ve insanlığın dinsel ve ruhsal açıdan toplandığı her yapıda bilmeliyiz ki orada bir teknolojik üssün varlığı bulunmaktadır. Bu tesislenmelerin de altında insanlığın rabsal ve ruhsal coşku yaşamalarını sağlayıcı enerjileri devinim halkasından yayarak orada gelen bilinçlere etki etmektedir. Bu durum Atlantis ve Lemurya döneminde de vardı. Agartha yeraltı yaşama başlandığında da hemen bu yapılar oluşturularak burada dinsel- bilimsel ve sanatsal mistik olguların yaşanması ve yaşanarak manevi coşkunluk hallerinin ortaya çıkması sağlanmıştır.

Eserleyicilik

Bir Agarthalı mabet ve tapınaklarda manevi bir yoğunlaşım elde etmek üzere kentinde bulunan mabetlere girerek yaşadığı içsel yoğunluk ve coşkunun ardından tapınaklarda yaşadığı olguya dayalı olarak eserler verir.

Mabetlerde içsel yoğunlaşımla gelen coşkuya dayalı olarak tapınaklarda eserler verilmektedir. Bu eserler ya dinsel ya sanatsal ya da bilimsel temalı alanlarda enerji teksifi sağlamaktadır. Bu eserlerin verilişi esnasında bilinç tarafından yaşanılan manevi coşkunlukla eserlere manevi bilgi ve manevi enerji bloke edilir. Bu bilinçlerin içsel yoğunlaşım kriteri o kadar yüksektir ki bu eserlere teksif edilen enerji ‘ölmez eser’ olarak bir yandan enerji yayıcı bir yapıt haline gelmektedir.

Yüzyıllar boyunca eserlenen birçok yapıt müzikle, resimle günümüze kadar gelmiştir ve bunun sebebi bu eserlere enerjetik varlar üzerinden yapılan yüklemdir. Yani astralite değerlerinin yoğun olmasındandır.

Azlantas

Agartha ülkeler bütünselliğinin yapıtlanmasından bir süre sonra ise merkezi Mavi ülkeden Atlas Okyanusunun en derin koordinatına bir tünel oluşturularak Deniz içi yaşama uygun bir ülke ve platformik yaşam kentleri inşa edilmiştir. Bu ülke, Azlantas ülkesidir. Azlantas, Dünya’nın Hidrosfer katmanındadır.

Atlantisin mutasyona uğramayan rahip ve rahibeleri  Azlantas ülkesine nakledilmiştir. 2 milyon Azlantas prototipi şu an su altında yaşam sürdürmekte ve yeryüzüne çıkmak için Dünya’nın tamamen mutasyondan arındırılmasını beklemektedirler. Aynı şekilde Agartha prototipleri için de geçerlidir. Lemurya sakinleri ise Agartha’da yaşam sürdürmektedir.

Agartha ve Azlantas ülkelerine Dünyanın değişik koordinatlarından tüneller açılmıştır ve giriş çıkışlar yapılabilmektedir.

Agartha ve Azlantas prototipleri Dünya’nın dış yüzeyine uygun bir materyalize oluşla muayyen bir süreç için dış yüzeyde tutulabilmektedir. Ancak bu ortamın mutasyonundan ötürü fazla kalamamaktadırlar. Yani ara sıra Dünya’ya gelmektedirler.