İlizyon

İllüzyon

İllüzyon olgusu nasıl oluşur?

İllüzyon olgusu, her an duyular aracılığı ile gördüğümüz, duyduğumuz, dokunduğumuz ve düşünce ile duygular aracılığı ile yaşadığımız olgularda nasıl oluşur?

Her an bilincimiz yaşam çarkının içinde akarken ve her an duygusal, düşünsel, hazsal olgular yaşarken birbirinden farklı insanlarla konuşurken, sıklıkla iletişim kurarken, olaylar yaşarken, etrafımızda pek çok olan biten varken
İllüzyon olgusunu bu yaşam konsepti içinde nerede tutabiliyoruz?

Bu olguyu akışta nasıl ayırt edebiliyoruz ya da ayırt edebiliyor muyuz?

Dünyanın taşı, toprağı, partiküllerinden programlıdır. Bedenimizin her bir hücresi dnalarından programlıdır. Partiküllerinden nerede, ne yapacağı, ne yaşayacağına ait sonsuz alternatiflerle kuşatılmıştır.

DNA ve illüzyon 

DNA’mız şifrelenmiştir ve birtakım olaylar yaşamamız, bir takım etkileşimlerde bulunmamız bazen farklı yerlere, farklı mekanlara daha doğrusu farklı manyetik alanlara girmemizle bu programları açarız.

5 duyu ile algıladığımız dünyada her ne var ve ne yoksa hepsi bütünsel bir program üzerine kuruludur.

Her bir partikülü ile muazzam bir bağ içerisindeyiz. Taşı, toprağı, bitkisi, hayvanı, beşeri ve insanındaki her bir DNA partikülündeki programlarla müşterek bir yaşam içerisindeyiz.

Dünyanın illüzyonik veçhesi ile algılayıp 5 duyuya indirgenen beşeri yaşam konseptine ait bu programın genel ifadesi; organizma bilinci veya cevheri otomasyon bilincidir.

Bilincin algıları, duyguları, düşünceleri, zevksel olguları beyinde yaşanır. DNA kayıtlarından açığa çıkan bilginin ve bu bilgiye ait enerjinin hüre dışına oradan diğer hücrelere aktarılması ile bütünsel bir bilgi paylaşımı gerçekleşerek kendi bedeninde ve diğer beyinlerle iletişim hattını oluşturur.

Organizma bilinci, otomasyon

Organizma bilinci ile yaşadığımız algı ve olgular biyolojik formumuzun seyyalitesi ile Samanyolu içindeher zerre ile iletişimlidir. Kendi içinde beden hücrelerinde bilgi ve enerji yayarken, aurayı oluşturur ve bu aura diğer tüm canlılara özel iletişim bağları oluşturur.

Bilincin dünya ortamına bedenlenerek doğuşu illüzyona doğuştur.

Göksel alemlerden yersel veçhedeki boyutlara kendini indirgemiş, farkındalığını kapatmış, bilişini çok düşük kıstaslarda tutarak kendini bir matrix hapishanesine itmiştir.

‘Matrix hapishanesi’

Dünyanın 3 boyutu veçhesi illüzyonun yani aslında birbirini birbiri içinde rüyalarında görenlerin de mekanıdır. Herkesin birbirini farklıymış gibi algılayan, birbirini kendinden ayrı bir öteki sanan, ortak bir rüyanın içinde devinen kapalı farkındalığın mümkün kılındığı boyutsal keyfiyete sahiptir.

Sınırlı algımızla, sınırlı düşüncelerimizle, sınırlı duygularımızla bu dünyada kendi hakikatimizi kendimize göstermek için belli bir farkındalığa erişmiş, bu arayışa girmiş, özünden darbelenen bilinçleriz.

Organizma Bilinci ile güdümlenmiş, dürtüleri ile hareket eden, otomasyona bağlı olguları ile her ne yaşarsa ve her neyi deneyimlerse deneyimlesin özünden tek aradığı kendisidir. Ve yine kendine ulaşmak için bir dolu programlarla kodlanıp gelir bu dünyaya…

Sarsma, silkeleme, darbeleme

İçinden darbelenecek, özünden sarsılacak, silkelenecek o darbeleyici aktiflik yaşanmasa uyanışını ve kendine olan yolculuğunu da zorluklarla sürdürecek

Uyanış, birlik ve bütünlük için özden tetiklenir ve sonra düalitenin tam ortası olan bu dünyada çırpınır.

Öz varlığımız çokluk içinde kendi tekliğinin arayışı içindedir.
Mutlak yokluk tarafından kendi arzusuyla var edilen mevcudatın her bir bilinci, her bir gözesi kendini en düşük kıstastaki bilinç aşamalarına indirgeyerek deneyimi, evrimi, görev programlarını mümkün kılacak ana programları devreye alır.
Kendini illüzyona kapatır ve bu illüzyonik olguların içindeyken öz uyanışının sağlanmasını mümkün kılacak programlar gelir. Bu programların en temel çıkışı Farkındalıklı yaşamdır.